Açıklama
okumak, bir anlatıcının büyüsüne kapılmaktan kaçınmak içindir
Gökten başımıza düşen üç elmanın sırrına adanmış,
“iyi” ile “kötü”nün ötesinde öyküler…
hikâyenin olduğu kadar hikâye dinlemenin de tehlikeleri vardır
Sersemlemişti. Burnuna yine ıtır kokuları geldi. Oysa etrafta ıtırlar yoktu. Gökyüzü hikâyeyi dinler gibi yıldızlarıyla birlikte üzerlerine eğilmiş, onları kuşatmıştı.
Senna:
“Böyle meraklara kapılmamak gerek Kehribar,” dedi.
“Biliyorum Senna. O hareket eden kırmızı şeyi merak ettim ama peşinden gitmedim, işte gördün.”
Anlatıcı, biraz yüksekçe bir kayaya, yumuşak, mor bir minderin üzerine otururdu. Minderin üzerine, kırmızı bir kilim serilirdi. Kehribar, bu kırmızı kilimin anlamını hep merak etmişti. Ama bunun nedenini yalnızca hikâye anlatıcıları ve usta hikâye dinleyicileri bilirdi. Bunun dışında bu bir sır olarak saklanırdı.
Bu kitapta yazılanlar büyü gibi ama değiller ve zaten büyü olamadıkları için hayal kırıklığına uğrayan birer öykü olarak kalmışlar.
Yazarımız bir “Cadın.”
Kazanı kağıt, kepçesi kalem.
Ejderha ya da duvarlardan geçen kahraman klişelerinden azade; kötülükler, şeytani tuzaklar, mistik cinlikler, polisiye tuhaflıklar içermeyen öykülerinin içine upuzun –bazen de kısacık– seyahatler boyunca, bolca hayal gücü, önemli miktarda yaşama sevinci, olabildiğince umut, sayısız göz kırpması, şaşırtıcı oranda şaşkınlık, umulmadık ölçüde gülücük katıyor.
Bizi bir masalın içine sokacak, bir öyküde dolaşacaksınız ve sonra bir rüyadan uyanacaksınız…
O kapıyı açın…
Çocuklardan büyüklere bir uyarı:
Bu kitapta kötülük ve kötü karakterler yoktur…
İÇİNDEKİLER
Belki Olmuş, Belki Olmamış
Hikâye Anlatıcıları, Hikâye Dinleyicileri
Kayıt
Dönüşüm
Büyü
Büyük, Büyük, Büyük, Büyük bir Masal
Rüyanın Kapısı
Yıldızlar
Sona Kalan Önsöz
Son