Açıklama
Reyhan koşup bir kalıp beyaz sabun getirdi “Ama bu sonuncu ana” dedi Kevser elindeki küçülmüş sabun kalıbına baktı sonra bakraca biraz kazandan sıcak su koydu, biraz tulumbadan soğuksu ekledi
İhsan çok severdi; kara tepside, geceden köy fırınında bekletilip, pişirilen pancarı; pekmezi çıkardı, toprak gibi de kokardı
Bedia Babaannenin torunu Ferda… Hiç konuşmayan, kaşlarının hizasında kesilmiş kâkülleri, başının iki yanında, özenle örülmüş, omuzlarına değen saç örgüleri, temiz kıyafetleri, beyaz çorapları, parlak, bilekten bağlamalı ayakkabıları, dantelli etekliği ile gelip İhsan’ın yanına dikilir sadece onu seyrederdi Belki her gün böyleydi oyunları ama Ferda hiç konuşmazdı
Bu yıl yine çobanlık yapmaya gelmek isteyen biri bu iki odalı evi sorduydu. ‘j Köyün bu tarafında bu evden başka boş ev yoktu
Aziz ve Ihsan göz göze geldiler, Ihsan başını yere eğdi; en yakın arkadaşına…
Ferda elini Burak’tan kurtarıp yolun ortasında dikilip sağa dikkatlice baktı. Yerde dizleri üzerine çökmüş bağırıp ağlayan biri var yola dümdüz uzanmış; | aslında tam da görünmeyen bir kişi daha vardı sanki Yalnızca ayakkabıları görünüyordu
Kitabın ilk sayfasını mutluluk ve hüzün bir arada elleri titreyerek açtı.
İncelemeler
Henüz inceleme yapılmadı.