Açıklama
Türkleri pek sevmem! Bilimsel düşünmeye çalışmalarına karşın bunu beceremezler. Genelde yoksul oldukları halde, gösterişe aşırı değer verirler. Biraz kabadırlar ve güç düşkünüdürler, tütünün barış bitkisi olduğunu bilmezler… Açıktır ki Türk, türeyen demektir. Demek ki öz değildirler, başka bir özden türemişlerdir. Ama neden türediği önemli! Türk, Hun kökünden türemiştir. Hunları çok severim! Pay edene acımasızdırlar, bilgiye değer vermezler; atlara ve güzel kadınlara tutkundurlar. Kadın sözcüğü kayın sözcüğünden gelir. Hunlar, kayın ağacına at adağı keser, önlerinde eg (ojigi) yaparlar. Dahası, Çinli Han Soyu atalarından aldıkları çekik gözleri yitirmemişlerdir ve doğruluğun kökeni yaraklar (silahlar) olan oku ve kargıyı üretmişlerdir. Hun yazısında ok, doğruluk demekti. Hunlar, dışlığı ve yunağı olmayan çadırlarda, üst kimse olarak, doğaüstü olarak yaşayan canlılardı. Doğa ile uyumu yakalamışlar, hatta doğallığı da aşarak Şaman inançları gereğince isteklerini bile yenmişlerdi. Otçul değil, yırtıcı ve etçil dirimleri öldürmeyi severlerdi. Hun ata sözüdür: Az yiyen az acıkır, çok yiyen çok acıkır! Tanrı, tan kökünden gelir ve Gün yani Güneş ile ilgilidir. Gün’e tapanın sol yanı devinir ve o kişi onur kazanır. Belki de Hun Atalarımız, gündüz Doğu’ya, gece Batı’ya yönelip tapınarak Gün’ü onurlandırıyorlardı. Gün ve yıldızlar, tek artal ve etken varlıklardır, diğer tüm varlıklar eksel ve edilgendir. Hunlar, Yer’in ve Gök’ün iyesi ve koruyucularıdırlar. Ben Hunum! Bir Hun’u anlamak isteyen, bu betiği okusun!
İncelemeler
Henüz inceleme yapılmadı.