Açıklama
İnsanlık tarihine bakıldığında, karşılaşılan her bir olgunun, her bir eserin, her bir gelişme, gerileme ve olayın öyle ya da böyle bir şekilde düşünme ile ilişkili olduğu görülür. Eğer insan, kendine özgü olduğu hâliyle düşünmeye sahip olmasaydı, bugün insanlığın çoğu başarısı ve başarısızlığı büyük ihtimalle var olmayacaktı. Her bir canlının onu diğer canlılardan ayıran ve bir adım önde ya da geride olmasını sağlayan belli bir ya da birkaç özelliği varken, söz konusu canlı insan olduğunda bu özellikler düşünme altında toplanabilir gözükmektedir. Bu anlamda “insan” ile düşünme arasındaki ilişki önem kazanır. Ancak bu önem, bir sorunu da beraberinde getirir. Bu sorun temel olarak düşünmenin kökeni ve yapısının, varsa eğer böyle bir yapı, ne türden olduğuna ve insan ile düşünme arasındaki az önce bahsedilen ilişkinin nasıl olduğuna dairdir. Düşünmenin ne olduğuna ilişkin soru cevaplanması belki de en zor sorulardan biri olduğundan dolayı bu zorluğa paralel olarak görülür ki, tüm felsefe tarihinde, düşünmenin ne olduğuna dair sorgulamayı doğrudan kendi merkezine almış çok az sayıda eser vardır. Bu zorluğun sebeplerinden ilki açıktır ki “düşünme” üzerine düşünmenin, herhangi bir şey üzerine düşünmekten farklı bir tür düşünme tarzı gerektirmesi ve “düşünme nedir?” sorusuna verilebilecek herhangi bir tanımsal cevabın hep yetersiz kalması olarak ortaya çıkar. Yine de bu durum bu sorunun sorulmasına engel teşkil etmemelidir. Burada bu soruya öncelikle, düşünmenin ne olduğunun sorgulanmasına ayrı bir özen göstermiş olan Heidegger düşüncesi içinde yaklaşılacak, daha sonra da düşünmenin ne anlama geldiğinin Türkçe içinde bir izinin sürülmesi denenecektir.
İncelemeler
Henüz inceleme yapılmadı.