Açıklama
Ne vakit bulutlara dönüp baksam, ruhumu yatıştıran bir şeylerin orada bir yerlerde hazır bulunduğunu önceden söylemiştim. Buna, ebemkuşağının yine orada, ufuktan biraz beride asılı durmuş halini de eklemeli şimdi.
Herkes gibi ben de onu asla yağmur damlalarının fizikî birtakım ahvaline bağlamaz; hatta onun öyle olduğunu dahi düşünmezdim.
Ebemkuşağı, nâmıdiğer alâimisemâ, hakkında tayin edilmiş bütün manalarının ötesinde orada öylece dururdu işte, bazen olanca koyuluğuyla bazen de silinmeye matuf..
Şimdi bu yaşımda ne kara bulutlardan ne de gökyüzünü baştan uca yakmaya ayarlı şimşeklerden korkuyordum. Yıldırımların benden öte çok uzaklara düştüğünü biliyordum, emindim bundan.
Korkularım başka artık. Onların da rengi değişti., değişmiş çoktan..
Solumdaki camı azıcık indiriyorum ve içerideki sıcacık havayı dışarının ayazıyla takasa giriyorum. Ciğerlerim hani bayram mı ediyor, ediyor işte.. Bugünün şu kadarcık saatlerinde cadde sokak daha da kalabalıklaştı., minibüsler., arabalar., belediye otobüsleri…
İn bin beş yüz..
Adamın eski günlerdeki gibi sokak satıcılarını göresi geliyor.. Göresim geliyor tepesinde ekmek parasını taşıyan simitçi çocukları., omuzları arasında başları çökmüş kalmış, gözleri hemen önü sıra yerleri tarayan mahzun çocuklar!.. Gözleri ziyadesiyle sulu çocukların. Yağmurdan olsa gerek, diyesim geliyor hiç içime sinmiyor bu; utanıyorum nedensizce.
İşte az ileride bir gökkuşağı belirmek üzere. Yağmurlar buralardan almış gitmiş başını, oradan düşüyor belli ki toprağa.
Ebemkuşağını yeniden gördüğüme seviniyorum. Gözlerimi, bulutların arasından yüzünü göstermeye meyilli güneşin kuruttuğu ıslak sokaklara dikiyorum yeniden. Camdan tahrike yeltenen serin hava ciğerlerimi çoktan kaplamış, beynime tazen oksijen pompalıyor yüreğim. Aynalarda hakikati çarpıtan damlalar yok artık. Gerisi hepten berrak..
Herkesin kendisinde tuhaf bulduğu şeyler vardır elbet.
Ben mi?
Ben aslında kendimde tuhaf bulduğum, neredeyse, hiçbir şeyim yok. Pek acayip pek elgin pek dokunaklı bulduğum şeylerimse var tabii.
Şöyle ki, nedensizce sevinç patlamalarım, izahtan vareste yerimde duramamaya havale edilebilecek hallerim; bir iş, oluş ve harekete dökülen tavırlarım; aslında hiç de görünüyor olduğumu kabullenemediğim yakışıksız suretim, cesedimi ellerimle toprağın bağrına emanete muhtaç, aç ruhum; içimdeki terazinin mutlak surette hüsnüniyete meyletmesi için içsel çabalarım; sebepsiz yere ciğeri beş para etmezleri yüreğimde bağışlamalarım ve her şeyden önce zihnimi buna yersiz ikna edişlerim; otuz Ramazan eksiksiz teravih kılamayışlarım; bayram namazlarında en önde saf tutamayışlarım; nice devrilmesini elzem gördüğüm kitapların kapaklarını zamanında açamayışlarım; her şeyin ama her şeyin daha güzel olacağına dair kendimi kandırışlarım; sabah yürüyüşüne çıkamayışlarım; olması gerekeni bildiğim ve başkalarına ettiğim telkinlere uyamayışlarım; farzdan önce sünnetten zaman zaman çalışlarım; merhameti fütursuzca dağıtmaya meyilli gönlüme nazaran kendimin merhamete muhtaç olduğunu bir türlü fark edemeyişim; hısım, akraba ve ekabiri belirli gün ve haftalarda mütemadiyen bihakkın arayamayışlarım ve dahası…
Neyse!., olduğu kadar artık..
İncelemeler
Henüz inceleme yapılmadı.