Açıklama
Bu kitapla birlikte ahşap çerçeveli afişini de alabilirsiniz.
Gün ağarmaya yakın, kasım ayını gösteriyor takvimler, soğuklar kendini hissettirmeye başladı çoktan, yağmur damlacıkları pencereme vuruyor. Ortaya karışığım bu sabah, bir yanım hüzün yüklü; diğer yanım umut… Bavulum bana, ben ona bakıyorum. Ona baktığımda hüzünleniyor, geleceği düşündüğümde umutlanıyorum. Gelgitlerdeyim anladığınız. Adını bir türlü koyamadığım duygular yaşıyorum. Bedenim kalkmıyor yataktan, yüzlerce ton yük taşımış gibiyim. Yolculuk var bugün. Yüreğimde ve dolabımda birikenleri bavuluma doldurup, uzaklaşacağım buralardan.
Sedat, bulunduğu ortamdan uzaklaşır uzaklaşmasına da bir dağ kasabasında tanıştığı ihtiyardan kopamaz bir türlü, yaşamını yitiren ihtiyardan Sedat’a bir kırmızı not defteri bir de kırık gözlük kalır. Defteri okudukça ihtiyarın acı dolu hikâyesi ve sırlar ortaya çıkmaya başlar. Sedat, kasabada tanıştığı bir öğretmeni sever… Öğretmen onun ilk gençlik aşkına çok benzemektedir
… “Kışı karlı, eylülü yaslı memleketin çocuklarıydık biz,” diye söze başlıyor ihtiyar, duraksayıp gökyüzüne bakıyor, “Yağan yağmurlar yalnızca toprağa değil, yüreklerimize de yağdı bizim,” diye devam ediyor. Gözlerimi vadiden ona çeviriyorum, çıkık alnının içine iyice gizlenmiş, kuytu yerinden bakıyor gözleri…
İncelemeler
Henüz inceleme yapılmadı.