Açıklama
Bu çalışmada çağdaş epistemolojinin en güncel alanlarından biri olan sosyal epistemoloji teorisi ve onu meydana getiren yapısal süreçler Alvin I. Goldman’ın bağlamından incelendi. Goldman, epistemolojiyi esas olarak bireysel ve sosyal epistemoloji şeklinde tahlil etmiştir. Her iki sahada da epistemik aşamaların, yöntemlerin ve pratiklerin doğru inanç üretimine katkısını olumlu veya olumsuz anlamda tanımlamaya ve değerlendirmeye gayret etmiştir. Geleneksel epistemolojinin standart üç parçalı çözümleme (JTB) anlayışına bağımlı kalınmasına karşılık Goldman, kendi sosyo-epistemik yaklaşımında üç parçalı anlayışın tek başına yeterli olamayacağını veritistik açıdan göstermeye çalışmıştır. Goldman, böylesine bir çözümleme biçiminin bilginin ifadesinde bir konsensüsü sağlamada yeterli gelemeyeceğini düşünmüştür. O, reel epistemoloji olarak nitelediği sosyal epistemoloji yaklaşımına teminat/garanti, nedensel koşul, süreç güvenirliği, veritizm gibi daha dışsal ve işlevsel unsurları dahil etmiştir. Goldman, geleneksel ya da temelci anlayıştan tamamen kopmadan dışsal unsurların ağırlıkta olduğu bir sosyal epistemolojiye geçişi sağlamıştır. Goldman, kendi sosyal epistemolojisinde, temel olarak bilmede içsel ve dışsal unsurların ılımlı bir düzeyde sentezlenebilirliğini göstermiştir. O, “gerekçelendirilmiş doğru inancın” sosyo-epistemik bağlamda yetersizliğini görmüş ve geleneksel anlamda dogmatik, çağdaş anlamda şüpheci bir epistemoloji anlayışını aşmaya çalışmıştır. Goldman’a göre bilgi, bir kimsenin bir şeye inanmasını gerektirmiş; bu da bir koşulun veya olgunun doğruluğunu sebeplerle ve süreçlerin güvenilirliğiyle ilişkilendirmeyi gerektirmiştir. Goldman, bilme araçlarımızı doğruluk meydana getirecek şekilde kullanma durumumuzda, daha veritistik, realist, dayanıklı ve güvenilirlikçi bir anlayışa doğru gidebilecğimizi iddia etmiştir. Bunu da büyük ölçüde dışsalcı teminat unsurları, degettierizasyon süreçleri ve sonrasında da olumlu epistemik statünün takip edilmesiyle sağlamaya çalışmıştır.
Goldman, bireyler arası konsensüsü doğruluk ile ilişkisi yönünden artı bir unsur olarak uygun bulmuş, sosyo-epistemik anlamda tanıklık ve kurumsallaşmış inançları tıpkı algı ve bilinç gibi bilginin temel kaynaklarına dahil etmeye çalışmıştır. Böylece, etkileşim, ilişki, güven, anlaşma gibi unsurların yardımıyla geleneksel epistemolojinin kavramları bir yapısal dönüşüme uğrayarak sosyal bir bilginin oluşumunu mümkün hale getirmiştir. Goldman’a göre epistemik fail (doksastic agent) toplumsal bir bağlama sahiptir ve bu manada bilgi ve gerekçelendirmeler, artık başka zihinlerle de paylaşılmalıdır. Böylelikle zamana, mekâna ve toplumun kültürüne bağlı hale gelmiş episteme, sosyal epistemolojinin de kaynağını oluşturmuştur.
Mehmet Nuri DEMİR
İncelemeler
Henüz inceleme yapılmadı.