Açıklama
Toprağı üzüntüyle doldurarak yokluğa iten onca kederin ıstırabı.
Yukarıdan bakınca dahi ölümcül kuraklığı/viranlığı görülebilen susuz/sevgisiz bahçe.
Ne kendine ne b/aşka/sına benzeyen, ürkünç/ al bir suretle ormanı mesken edinen çöl.
Ağaçları kökünden sarsan esrik rüzgârların kendi haline terkedilen üslubu/akış ki dengesiz.
Seyreltilmemiş/ kocaman boşluğun etrafında, ıssızlığa sığınan/sıkışan imkân dahilinde ki kıyı.
Yatağını terk eden su, yanılgıların/ huzursuzlukların kupkuru ve solgun saçlı göğsü, öbeğin öğelerinde ölü sersemliği, gözünde/dilinde bir vahşi hâl.
Atların/ geldiğinde ki çıplaklığına yavaş yavaş giyindiği tufanın iklimi/ sisli örtünün dala vaadi, gittikçe ağırlaşarak vuku bulan karanlık.
Tanrısal/ kutsal ateş, varlığın içinde ki ışık, kendinde ve yok edilemez olan/ her şeyin kaynağı şüphesiz sevmekte yarattığını.
İncelemeler
Henüz inceleme yapılmadı.